top of page

Tonguç Akış (*)

'Mahalle'de Mekân Üretimi 

 

Mahalle, kentsel yapılı çevrede önemli bir sosyo-mekânsal birim olarak üretilir. Sınırları ve etki alanı değişen bu kaygan yaşam alanı, tarihsel ve kültürel olarak farklılıklar ve zenginlikler içeren dinamik bir yerdir. İzmir özelinde çeşitlenen mahalleler, hem kentsel kültürün öğelerini katmanlı etkileşimler içerisinde barındırır, hem de karşıtı olarak konumlandırılan kırsalın da bereketini içerir. ‘Mahalle'de Mekân Üretimi’ karmaşık, çok boyutlu ve çok aktörlü bu yaşam alanlarında tasarlanan, algılanan ve yaşanan mekân anlarından oluşur.

Fotoğraflarda bakıp görürüz, mahalleyi insanlar üretir. Bak tamirhanede biri var. Gördün mü ne güzel ve derin bakmakta, evet çatıya çıkmış olan ve terastaki. Mahalleli bir araya gelir ve ilişkiler üretir. Güçlü ezer, zayıf ezilir. Sınıflar hep baki. Mücadele edilirse, tersi de olduğu olur. Bazı anlarda toptan mutluluk bile olur. Başka mahalleden gelen olur, başka mahalleye gidilir. İlişkiler dinamiktir, beş dakikada değişir bütün işler. Değişen İzmir’i Anlamak lazım. Duruma göre kimileri kenetlenir, hiç kopmaz, kimileri zaten hep ayrı. Rumu gitmiş, Ermenisi göçmüş, Yahudisi bitmiş, Kürdü dışarlıklı, Romanı hep diğeri, ama tümü İzmirli. Gâvur İzmir. Çoğunluk yabancı, yalnız ve öteki. Ötekilerden de oluşur mahalle. 

Yağmur yağar, sel olur. Altyapı çöker, taşar rögarlar. Kesintisiz depremler de olur İzmir mahallelerinde. İz bırakır her temas, afet ve felaket. Tarihsel izler bırakır binalarda, yollarda ve kaldırımlarda. Eskisi gelmiş kubbe yapmış, yenisi gelmiş balkon çıkartmış. Agora’da kazı, Symrna’da höyük, Çakaloğlu Han’da kartonlar. İzmir’de Kumdan Kaleler. Gezi merdivenlerinde silinmiş gökkuşağı. Duvarlarında çizgiler. Bu çizgilerden ya bir önceki taşkından çekilen çamurun seviyesi ya da bir önceki sarsıntıdan kalma kılcaldan öte çatlaklardan Richter ölçeği anlaşılır. O çizgiler dönüşür mahallelerde, kentsel dönüşüm ile. Çizgiler bu sefer plan, projede. Müteahhit köşeden göründüğünde, mahallede sohbet de değişir. Muhabbet kısır; verilen oda sayısı ve kat artışı. Hep rant mı kazanır? Bıkmadan yukarı gösterir finansal grafikleri inşaat şirketlerinin ve asansör düğmeleri yapıların. Kiralar arttığında eller ovuşturulur ve dönmemek üzere gider kiradaki komşular. Kiracının duvarda bıraktığı fotoğraf çerçevesi izi. İzlerden de oluşur mahalle. 

Açlık Çoğunluktadır dedi ya Turgut Uyar. Ekleyelim, denizi görmeyen çoğunluktadır İzmir’de bile. Mahallede yoksul görünmez, çeperdedir. Hem gözün çeperinde, hem de kent merkezinin. Yoksul mahallelerini demiyoruz. Orda durum Nöbetleşe Yoksulluk. Parayı bulan zengin muhite gider. Fakir göstermek istemez evini mahallede. Azdır geleni gideni. Dışarının çamuru içeriye yerleşir. İşleri kadın yapar ve işler hiç bitmez. Balkon istese veren olmaz. Bir eve dünyaları sığdırır. Hayat eve sığmaz. Erzak köyden ve kırsaldan gelir. Eşyaları az olan yetinir, çok olan benzeştiremez birbiriyle eşyalarını. Yoksulun Evi, fotoğraflarda daha karmaşık ve katmanlı görünür. Mutfak, yatak odası ve oturma odası bazen tek gözdür. Gözlerden de oluşur mahalle. 

Gündüz ile gece mahallede değişiklik gösterir. Merkezde artık bekçi vardır, kararınca hava ortaya çıkar. Murtaza gibi gezmez artık. Bekler. Lodos ve Meltem. Her şeyin bir yeri ve zamanı var. Yaz ve kış gibi. Güneş ve gölge. Bulabilene palto, şort, yağmurluk, mayo, terlik, şemsiye ve bot. Sabah İZBAN’ı daha ucuzdur işçilere. Hıdırellez, Kırlangıç Fırtınası, cemreler. Yumurta saklanır, ateşten atlanır, dilekler gönderilir, eller öpülür, ağlar onarılır. Flamingolar gider, allı turnalar gelir. Cuma ve salı pazarlarında balıkçı tezgâhı etrafında kediler. Aybaşı beklenir ve borçlar ödenir ya da ertelenir. Günbatımı güzel olur Kordon çimlerinde, Bostanlı Terası’nda, Kent Ormanı’nda. Akar zaman. Zamanlardan da oluşur mahalle.

Hasat zamanı, telaş olur yeni mahalle olan köylerinde İzmir’in. Ardalanı bereketli. Aliağa, Bayındır, Bergama, Beydağ, Çeşme, Dikili, Foça, Karaburun, Kemalpaşa, Kınık, Kiraz, Menemen, Ödemiş, Seferihisar, Selçuk, Tire ve Urla mahallelerine artık merkezden Büyükşehir’in otobüsleri gider. Yeni üretim, dolaşım ve tüketim ağları oluşur. İnternette üretici ve tüketici yan yana. Keçiler zıplar, süt toplanır, tütün ve pamuk kotalı. Balık çiftlikleri sahillere yakın, direniş olmuştu onlara karşı. Bergama’da altın madenine olduğu gibi eskiden. Büyükbaş ve küçükbaş dertli çünkü meralar çitlenmiş. Rahat gezemez korkar hayvanlar rüzgâr santrallerinden. Mübadil mahalleler çeperde göç verir, terk edilmiş köyler ıssız ve kimsesiz. Yeni Köylülük Biçimleri seyrek de olsa var, üzüm bağları güzel ve yeşil rotaların sonunda. Şarap üretimi çeşitlenmekte yine. Ekili ve dikili ama hep verimli toprak. Topraklardan da oluşur mahalle.

‘Mahalle’de Mekân Üretimi’ bütüncül biçimde, ama özgün detayları da ıskalamayan bir bakış açısını içerir. Küresel ölçekte İzmir’in içinde bulunduğu ilişkiler ağı ve onun mahalleleri elbette ki üretim, tüketim ve dağıtım ilişkilerinden soyutlanarak, yani temel sorun alanlarından ve çatışmalardan bağımsız düşünülmemeli. Tarihsel olarak Eleştirel Kent Teorisinden Kent Hakkına doğru evrilen Mekân Üretimi kaynaklı kuramsal birikim, temel ve güncel yapılı çevre tartışmalarına ışık tutar ve çerçeveler. Kentsel yoksulluk, gelir eşitsizliği, toplumsal adaletsizlik, emek sömürüsü, ranta dayalı uygulamalar, kamu yararından ve bilimsel yöntemlerden uzak alınan kararlar, kente ve kentliye yönelik suçlar, kültür, doğal çevre ve tüm canlıların talanı ve tahribatı İzmir’in de gündemindedir. Bu gündemlerin çoğu yapılı çevre ve mekân odaklıdır ve mahallelerde tamamen ya da kısmen hissedilmektedir. Bu konularda temel strateji, bu sorun alanlarının saptanması ve ayrıntıları ile değerlendirilmesi yanında dayanışma ve birliktelik kurabilmek olmalıdır. Ayrıca, yerel ve detaylandırılmış sorunlara dair ortak çözüm önerilerinin yanında, bu sorunları aşmak için örgütlenmek ve bir araya gelmek değerlidir. Bakalım gösterme, önerme ve siyasallaştırma üçlemesinde ‘Mahalle@İzmir’ bize gelecekte neler sunacak? Fotoğraflar bizlere İzmir’i gösterdi; gösterileni anlamak, hissetmek, düzeltmek, iyileştirmek ya da değiştirmek için birlikte başka neler yapabiliriz? 

Referanslar:

‘Değişen İzmir’i Anlamak’, der. Deniz Yıldırım, Evren Haspolat, Phoenix, 2010

‘Eleştirel Kent Teorisinden Kent Hakkına’ (From critical urban theory to the right to the city), Peter Marcuse, ‘City’, 13, Taylor and Francis, 2009

‘Mekân Üretimi’, Henri Lefebvre, Sel, 2015

‘Yeni Köylülük Biçimleri’, Jan Douwe Van der Ploeg, Earthscan, 2009

‘Nöbetleşe Yoksulluk’, Oğuz Işık, M. Melih Pınarcıoğlu, İletişim, 2009

‘Açlık Çoğunluktadır’, Turgut Uyar, ‘Toplandılar’, Cem, 1974

‘İzmir’de Kumdan Kaleler’, Sezai Göksu, Birikim, 86-87, 1996

‘Yoksulun Evi’, Ersan Ocak, ed. Necmi Erdoğan, ‘Yoksulluk Halleri’, İletişim, 2007

‘Murtaza’, Orhan Kemal, Cem, 1969

(*) Doç. Dr., İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi

bottom of page